“Başarılı olmak istiyorum ama başarısız olmaktan da bir o kadar ödüm kopuyor” diyorsanız bu kısır döngüye hoşgeldiniz. Toplum olarak başarısızlığı genellikle “bir son” olarak görmeye meyilli olduğumuzdan, bu durumu kader olarak kabul etmek gibi bir kusurumuz var. Bu da, daha başlamadan, bitirmeye, adım atmadan, peşin kabule götürüyor hepimizi.
Biz bunun bakış açısında gizli olduğunu düşünüyoruz. Gelin “başarı, başarısızlık” kavramlarına olan bakış açımızın biraz frekanslarıyla oynayalım. Çünkü başarısızlık bir ecel değil, öğretidir, bir yenilgi değil, gecikmedir, bir çıkmaz sokak değil, yalnızca virajdır.
-Geçmişte başarısızlıklar yaşamış olabilirsiniz (herkes gibi), kendinize sürekli bunları hatırlatıp gücünüzü kırmak yerine, güçlü yanlarınıza odaklanıp, yeniden ayağa kalkın.
-Vazgeçmedikçe, başarısızlık kötü bir şey değildir. Aksine gelecekteki başarılar için fırsattır.
-İnsanın hayat başarısı, sadece güçsüz olduğu alanları geliştirmesinden ibaret değil, aynı zamanda yetenekli olduğu alanları bilip, onları geliştirip, sivriltmesine de bağlıdır. -Başarısız olmanın, başarılı olmak kadar öğretici olduğunu hatırlayın.
-Kendinizi hiç bir konuda kimseyle kıyaslamayın. Herkesin hazır bulunuşluğu, yönelimi, hikayesi farklıdır.
-Kendinize hiç kimsenin mükemmel olamayacağını hatırlatın. Çünkü mutlu olmak, mükemmel olamayacağımızı kabul etmekle mümkündür.
-Hiç bir insan her konuda çok iyi olamaz. Yetenekli olduğunuz alanları bilip, kendinizi o yönde teşvik etmek, olduğunuz kişiyi deneyimlemenizde yardımcı olacaktır.
-Kendinize zaman tanıyın, her şeyi hemen yapmak zorunda değilsiniz. -Başarısızlık, belki de “Başka yol dene” demenin başka bir yoludur.
Başarıya giden yolda, başarısızlığa uğramayan hiç kimse yoktur. Üstelik sizin değerinizi, başarılarınız ya da başarısızlıklarınız belirlemez. Başarısızlıklarınızı sevin, onların da iyileşebilmek için, biraz ilgi ve şefkate ihtiyacı var.
Ve son olarak daima hatırlayın, siz “İNSANSINIZ”
Herkese bakış açısı berrak bir hafta dileriz