4 Mart Dünya Obezite Gününde sezgisel beslenmeden bahsetmek istiyoruz. Önlenebilir ölüm nedenleri arasında sigaradan sonra ikinci sırada yer alan obezite problemi, ülkemizde ve dünyada çığ gibi büyümekte. Yeme davranışına ait farkındalık sağlayan sezgisel beslenme, ruh, zihin ve beden sağlığını bütünsel olarak ele aldığından olumlu katkı sağlar. Çünkü çoğunlukla fiziksel ihtiyacımızdan fazlasını yememizin sebebi, fiziksel açlığımız değil, duygusal açlığımızı doyurma isteğidir.
Vücudunuzu tanıyın ! Açlık ve tokluk sinyallerinize kulak verin
Yemeye başlamadan önce şunu düşünün; fiziksel olarak mı açsınız yoksa duygusal olarak mı açsınız?
Sezgisel beslenme; yemek yeme alışkanlıklarını kontrol etmeye yardımcı olan bir beslenme tarzıdır. Özünde Budist bir konsept yer almakta; farkındalık kazanmamıza, fiziksel ve duygusal duyumlarımızı tanımamıza ve bunlarla başa çıkmayı sağlayan bir meditasyon ve beslenme şekli olarak da tanımlayabiliriz.
Gelin birlikte sezgisel beslenmeyi kısa maddelerle özetleyelim:
*yavaş ve dikkatli yemek
*fiziksel açlığımızı hissetmek ve doyduğumuzda bırakmak
*yemeğin nasıl hissettirdiğine odaklanmak
*yemek yerken açlık ve açlık olmayan tetikleyicilerin ayrımını yapmak
*yiyeceklerin bedenimizde ortaya çıkardığı duyguya kulak vermek
*yiyeceklerle ilgili suçluluk duygusuyla başa çıkmayı öğrenmek
Bu maddeler yemek yeme alışkanlıklarımızı daha bilinçli ve sağlıklı tepkilerle devam etmemize yardımcı olur.
Sezgisel Beslenmeye Nasıl Başlarım?
Yemek yeme davranışlarınızı ve tutumlarınızı kendinizi yargılamadan gözlemlemeye başlayın.
-Gerçekten acıktığınızda mı yemek yiyorsunuz? Yoksa duygusal nedenlerle mi, fiziksel nedenlerle mi?
Acıktığınızda yemek yiyin, doyduğunuzda durun.
Sezgisel yemek yemenin felsefesi “vücut bilgeliği” kazanmaktadır. Unutmayın vücudumuzu ve ruhumuzu keşfetmek, sağlığımız için büyük bir nimettir.